EY NEFİS – Dini Sohbet – Dini Sohbetler Serisi Bölüm 1
Loading advertisement...
Preload Image
Up next

Video title

Cancel

EY NEFİS – Dini Sohbet – Dini Sohbetler Serisi Bölüm 1

EY NEFİS – Dini Sohbet – Dini Sohbetler Serisi

Büyük islam alimi İmam-ı Muhammed Gazalî [450] hicrî senesinde Tus şehrinde tevellüd etmiş, 505 [m. 1111] senesinde, yine orada vefat etmiştir. Yüzlerce kitabı içinde, son yazdığı (Kimya-i saadet) ismindeki kitabında, dördüncü rüknün altıncı aslında, farisî olarak buyuruyor ki: Enbiya suresi, kırk yedinci ayetinde mealen, (Kıyamet günü terazî kuracağım. O gün, kimseye zulmedilmeyecektir. Herkesin, dünyada yapmış olduğu zerre kadar iyilik ve kötülüklerini meydana çıkarıp, terazîye koyacağım. Herkesin Hesabını yapmaya yetişirim) buyurdu. Bunu haber verdi ki, herkes dünyada kendi hesabına baksın.

Peygamberimiz buyurdu ki: (Akıllı şu kimsedir ki, günü dörde ayırıp, birincisinde, yaptıklarını ve yapacaklarını hesap eder. İkincisinde, Allahü Teala’ya münacat eder, yalvarır. Üçüncüsünde, bir sanatta veya ticarette çalışıp, helal para kazanır. Dördüncüsünde, istirahat eder ve mubah olan şeylerle kendini eğlendirip, haram şeyleri yapmaz ve onlara gitmez). İkinci halîfe, Ömer-ül-Faruk, [23 senesinde Medîne-i Münevvere’de vefat etti. Hücre-i Saadet’tedir] buyurdu ki, hesabınız görülmeden evvel, kendinizi hesaba çekiniz! Allahü Teala, mealen buyurdu ki: (Şehvetlerinizi, [yani nefsin arzularını]haramlardan almamaya uğraşınız ve bu cihadda sebat ediniz, dayanınız!). Bunun içindir ki, din büyükleri, bu dünyanın bir pazar yeri gibi olduğunu ve burada, nefis ile alış-verişte olduklarını anlamışlardır. Bu ticaretin kazancı Cennettir. Ziyanı da Cehennemdir. Yani karı, ebedî saadet, ziyanı da, sonsuz felakettir. Bunlar nefslerini, ticaretteki ortak yerine koymuşlardır. Ortak ile, önce şartname yapılır, sözleşilir. Sonra, işlerine, sözünde durup durmadığına dikkat edilir.

Nihayet hesaplaşılıp, hiyanet yapmışsa mahkemeye verilir. Bunlar da, nefisleri ile, bir ortak gibi, sıra ile şu işleri yaparlar: Şirket kurmak, onu murakabe edip gözetmek, muhasebe, yani hesaplaşmak, muakabet yani cezalandırmak, mücahede yani onunla uğraşmak ve muatebet yani onu azarlamaktır:

Birinci iş, şirket kurmaktır. Ticaret ortağı insanın para kazanmakta ortağı olduğu gibi, bazen de, hıyanet yapınca, düşmanı olur. Halbuki,dünyada kazanılan şeyler, muvakkattir. Aklı olan, buna kıymet vermez. Hatta, bazıları, (Geçici olan hayır, sonsuz kalan şerden daha kıymetsizdir) dedi. İnsanın her bir nefesi, kıymetli bir cevher gibidir ki, bunlardan bir hazîne yapılabilir. Asıl bunu hesap etmek icap eder. Aklı olan kimse, her gün, sabah namazından sonra, hatırına hiç bir şey getirmeyip, ortağı olan nefsine demelidir ki: (Benim sermayem, yalnız ömrümdür. Başka bir şeyim yoktur. Bu sermaye, o kadar kıymetlidir ki, her çıkan nefes, hiçbir şeyle tekrar ele geçemez ve nefesler sayılıdır, azalmaktadır. Ömür bitince, ticaret sona erer. Ticarete sarılalım ki, vaktimiz azdır ve ahıret uzun ise de; orada ticaret ve kar olmaz.

Bu dünya günleri, o kadar kıymetlidir ki, ecel gelince, bir gün izin istenir, fakat ele geçmez. Bugün, bu nîmet elimizdedir. Aman nefsim, çok dikkat et de, bu büyük sermayeyi elden kaçırma! Sonra ağlamak, sızlamak, fayda vermez. Bugün, ecelin geldiğini, daha bir gün müsaade etmeleri için, yalvardığını, sızladığını ve sana, bir gün bağışladıklarını ve şimdi, o günde bulunduğunu farz et! O halde, bu günü elden kaçırmaktan, bununla, saadete kavuşmamaktan daha büyük ziyan olur mu? Yarın ölecekmiş gibi, dilini, gözlerini ve yedi azanı haramdan koru!

Cehennemin yedi kapısı var, demişlerdir. Bu kapılar senin yedi uzvundur. Bu uzuvları haramdan korumaz isen ve bugün ibadet yapmaz isen, seni cezalandırırım! Nefis asî, emirleri yapmak istemez ise de, nasihat dinler ve riyazet yapmak, istediklerini vermemek, ona te’sîr eder. İşte nefis muhasebesi böyle olur. Resulullah buyurdu ki, (Akıllı kimse, ölmeden önce Hesabını gören, ölümden sonra kendisine yarıyacak şeyleri yapan kimsedir). Bir kere de buyurdu ki: (Yapacağın her işi, önce düşün, Allahü Teala’nın razı olduğu, izin verdiği bir iş ise, onu yap! Böyle değilse, o işten kaç!). İşte hergün, nefis ile böyle şartlaşmalıdır.

İkinci iş, murakabedir. Yani, nefsi kontrol etmek, ondan gafil olmamaktır. Ondan gafil olursan, kendi şehvetlerine ve tembelliğine döner. Allahü Teala’nın, her yaptığımızı, her düşündüğümüzü bildiğini unutmamalıyız. İnsanlar, birbirinin dışını görür. Allahü Teala ise, hem dışını,hem içini görür. Bunu bilen bir kimsenin, işleri ve düşünceleri edepli olur. Buna inanmayan kafirdir.

İnanıp, muhalefet etmek ise, büyük cesarettir. Allahü Teala mealen buyuruyor ki: (Ey insan! Seni her an gördüğümü bilmiyor musun?). Bir Habeş, Resulullah efendimizin huzuruna gelip…